Şecaat arz ederken sirkatini söyler
ŞECAAT ARZ EDERKEN SİRKATİNİ SÖYLER
1918'de gaz yüzünden bir süre gözleri
görmeyen Hitler eğer gözleri iyileşirse mimar olma planlarını bırakıp
politikacı olmaya kendi kendine söz verdi. Görme yetisini tekrar kazandığında
Almanya'yı bulunduğu umutsuz durumdan kurtarıp ait olduğu yere yükseltmek için
ant içti. Ama daha sonra planda bir değişiklik yaptı. Tarihin önceki delilerden
daha da deliydi ve 20. yüzyılın en büyük demogoguydu. Yaptığı işlerin kaydını
çok sıkı tutturuyordu. Gelecek nesillerin bunlardan faydalanmasını istiyordu.
Hitler ve propaganda bakanı Joseph Goebbels ise kayıtlardan fazlasıyla ilgileniyordu. Almanya o sırada film yapımında uluslararası bir merkezdi. Babelsburg'daki stüdyolarda bugün klasik olan yönetmenler çalışırdı; Fritz Lang (Metropolis, M), F.W. Murnau (Nosferatu) ve Robert Wiene (Dr. Caligarınin Dolabı) bunlardan bazıları. Dahası yetenekli kadın belgeselci Leni Riefenstahl Olmpia ve Azmin Gücü adlı destansı filmleriyle Nazi propagandasına destek olmuştu. Hitler ve bakanlarına bu da yetmedi ve "#m Yıl Boyunca Reich" filmini çektirdiler. Film ve resim karelerine savaşla ilgili her tür sahne kaydedildi. Fabrikalar, eğitim kampları, göreve gönderilen askerler, Berlin'in tekrar inşası, sanat ve politika. Etnik temizlik de tüm planın bir parçası olduğundan toplama kampları da filmde yer alıyordu. Naziler tam anlamıyla "şecaat arz ederken sirkatini söylüyordu." Ne kadar kahraman olduklarını anlatmak için gerçekleştirdikleri etnik temizliği kanıt olarak gösteriyorlardı.
Almanya savaşı kaybedip Hitler intihar ettiğinde Nazi savaş suçlularını yargılamak üzere uluslararası bir mahkeme kuruldu. Mahkeme 20 Kasım 1945'de Almanya'nın Nürmberg şehrinde başladı. ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği'nden gelen hakimlerin oluşturduğu bir kurul mahkemeyi yönetiyordu. Nazi savaş suçluları, görgü tanıklarının ve işkence kurbanlarının ifadeleri alınarak yargılandı. Yargıçlar delillerin sadece konuşulanlardan ibaret olacağından korkuyordu. Dahası olayların boyutlarının ne olduğu sürekli sorgulanıyordu. Ölüm ve acı savaşın normal bir parçası kabul ediliyordu.
Nazilerin çizgiyi geçtiğini ispat eden herhangi bir delil var mıydı? O sıralarda CIA'nin başında olan ve "vahşi" lakabıyla anılan Bili Donovan sayesinde farklı arşivlerden belgeler mahkemeye akmaya başladı. Bunların arasında Nazilerin yönetim birimlerinin yazışmaları da vardı. Bu belgelere dayanarak da yargılananlar mahkûm edildi.
Hitler ve propaganda bakanı Joseph Goebbels ise kayıtlardan fazlasıyla ilgileniyordu. Almanya o sırada film yapımında uluslararası bir merkezdi. Babelsburg'daki stüdyolarda bugün klasik olan yönetmenler çalışırdı; Fritz Lang (Metropolis, M), F.W. Murnau (Nosferatu) ve Robert Wiene (Dr. Caligarınin Dolabı) bunlardan bazıları. Dahası yetenekli kadın belgeselci Leni Riefenstahl Olmpia ve Azmin Gücü adlı destansı filmleriyle Nazi propagandasına destek olmuştu. Hitler ve bakanlarına bu da yetmedi ve "#m Yıl Boyunca Reich" filmini çektirdiler. Film ve resim karelerine savaşla ilgili her tür sahne kaydedildi. Fabrikalar, eğitim kampları, göreve gönderilen askerler, Berlin'in tekrar inşası, sanat ve politika. Etnik temizlik de tüm planın bir parçası olduğundan toplama kampları da filmde yer alıyordu. Naziler tam anlamıyla "şecaat arz ederken sirkatini söylüyordu." Ne kadar kahraman olduklarını anlatmak için gerçekleştirdikleri etnik temizliği kanıt olarak gösteriyorlardı.
Almanya savaşı kaybedip Hitler intihar ettiğinde Nazi savaş suçlularını yargılamak üzere uluslararası bir mahkeme kuruldu. Mahkeme 20 Kasım 1945'de Almanya'nın Nürmberg şehrinde başladı. ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği'nden gelen hakimlerin oluşturduğu bir kurul mahkemeyi yönetiyordu. Nazi savaş suçluları, görgü tanıklarının ve işkence kurbanlarının ifadeleri alınarak yargılandı. Yargıçlar delillerin sadece konuşulanlardan ibaret olacağından korkuyordu. Dahası olayların boyutlarının ne olduğu sürekli sorgulanıyordu. Ölüm ve acı savaşın normal bir parçası kabul ediliyordu.
Nazilerin çizgiyi geçtiğini ispat eden herhangi bir delil var mıydı? O sıralarda CIA'nin başında olan ve "vahşi" lakabıyla anılan Bili Donovan sayesinde farklı arşivlerden belgeler mahkemeye akmaya başladı. Bunların arasında Nazilerin yönetim birimlerinin yazışmaları da vardı. Bu belgelere dayanarak da yargılananlar mahkûm edildi.
114 Hitler ve Goebbels'in sinemaya ilgileri sayesinde, Nazilerin yaptıkları ve toplama kampları filmlerinde delil olabilecek birçok unsur ortaya çıktı. Nazilerin ne kadar korkunç olduklarını hayal gücüne bırakmayan belgelerdi bunlar. Hitler çok iyi biliyordu ki bir resim bin söze bedeldi. Duruşmaların sonunda yirmi bir Nazi subayı çeşitli savaş suçlarından hüküm giydi.
On ikisi ölüme mahkum edildi, gerisi hapse gönderildi. Daha ah düzeydeki askerler ve gardiyanların davalarından da 24 idam 128 hapis kararı çıktı. Bu dava için daha sonra özür dileyenler oldu. İçinde bulundukları koşullardan dolayı kişilerin suç olarak görmedikleri eylemleri yaptıkları için cezalandırılamayacağı söylendi. Ancak ABD Yüksek Mahkemesi Başkanı Robert Jackson bireyin bilinci dahilinde yaptığı her davranıştan sorumlu olduğunu savunan fikirleri kabul gördü. Savaş suçları konusunda fazla anlaşmazlık yoktu. İşlenen suçlar gelecek kuşaklara ibret olması için kayıtlara geçti.
Yorumlar
Yorum Gönder