İşte açıklanamayan olaylar
İşte açıklanamayan olaylar
Günümüzden 2 bin yıl önce yapılan ve Bağdat
yakınlarında bulunan pilin sırrı ne ? 23 Eylül 2007 11:56
Bir kentin inşası tam 2 bin yıl
sürer mi. Antik Çağ'da da bilgisayar kullanıldığını biliyor musunuz.
İŞTE AÇIKLANAMAYAN OLAYLAR

Harçsız taş set
Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka kalesinin etrafını 360 metre boyunca zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapımında, tanesi 300 tona varan kireçtaşı blokları kullanılmış. Ancak hiç harç kullanılmamasına rağmen bu kayalar, arasına bıçak bile sokulamayacak kadar mükemmel yerleştirilmiş.
İŞTE AÇIKLANAMAYAN OLAYLAR

Harçsız taş set
Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka kalesinin etrafını 360 metre boyunca zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapımında, tanesi 300 tona varan kireçtaşı blokları kullanılmış. Ancak hiç harç kullanılmamasına rağmen bu kayalar, arasına bıçak bile sokulamayacak kadar mükemmel yerleştirilmiş.
Generalin kemer tokası
M.S. 300'lü yıllarda
ölen Çinli general Çou Çou'nun mezarında 1956 yılında bulunan kemerin tokası,
yüzde 85 oranında alüminyumdan yapılmış. Ama doğada sadece bileşik olarak
bulunan alimünyumun diğer maddelerden ayrıştırılarak tek bir madde olarak
kullanılabilmesi ilk kez 19. yüzyılda mümkün olmuştu.

Antik çağ bilgisayarı
1900 yılında Girit
açıklarındaki bir batıkta araştırma yapan bilim adamları ilginç bir cisme
rastladı. Tahta bir muhafazanın içine yerleştirilmiş bir dizi bronz dişliden
oluşan bu garip nesnenin kasası, yüzeye çıkarıldığı anda dağıldı ve cihazın
içindeki karmaşık yapı ortaya çıktı. Yapılan çalışmaların ardından, bu aygıtın
Ay, Güneş ve diğer gezegenlerin konumlarını hesaplamak ve istendiği anda
bunların pozisyonlarına yönelik tahminlerde bulunmak için geliştirildiği
anlaşıldı.

Concorde'un atası
M.Ö 200'de yapıldığı sanılan bu nesne, 1898 yılında
Mısır'da bir lahitte bulundu. Ancak gerçek uçaklar icat edilene kadar ne olduğu
konusunda kimse bir fikir beyan edememişti. 1972'de arkeolog Halil Mesiha bunun
bir model uçak olduğunu, mükemmel bir aerodinamiğinin bulunduğunu
vekanatlarının Concorde'u andırdığını iddia etti.
1000 yılda yapılan kent
Pasifik Okyanusu'ndaki Mikronezya adası
yakınlarına kurulu antik Nan Madol kentinin inşası, M.Ö 200'de başladı ve 1000
yıl sürdü. 250 milyon tonluk dev bazalt bloklar kullanılarak yapılan bu kent,
100 yapay adayı kanallarla birbirine bağlıyor. Bu kadar bazaltın bölgeye nasıl
getirildiği ise hala sır.

Geleceği gören harita
Coğrafya ve harita
uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney
Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı.
Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de
gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil
kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın
çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.

2000 yıllık pil
Alman arkeolog Wilhelm Konig tarafından
1938'de Irak'ın başkenti Bağdat'ın yakınlarında bulunan 2 bin yıllık pil, bilim
adamlarını şaşkına düşürdü. Konig, 13 santimetre
boyundaki toprak bir kabın içine monte edilmiş bir bakır silindir, onun
etrafındaki demir çubuk ve testinin ağzını kapatan asfalttan oluşan bu nesneyi
"dünyanın en eski pili" olarak tanımladı. Pilin 2 volt enerji
ürettiği saptanırken, 1800'lü yularda modern pili icat eden Alessandro Volta
adlı İtalyan kontunun da şöhretine gölge düştü.i.

Kristal kuru kafa
Maya dönemine ait 1000 yıllık
bu kristal kuru kafa, tek bir blok kristal üzerine oyma olarak yapılmış. Nasıl
yapıldığı hala anlaşılamayan kuru kafanın altından tutulan ışık, doğrudan göz
çukurundan yansıyor. Bu teknolojinin bugün bile mümkün olmadığı söyleniyor.

Uzaylılar için iniş pisti
Peru'nun Pampa sahilindeki 450 kilometrekarelik alan üzerine çizili motifler,
M.O. 300 üe M.S. 600 arasındaki
dönemi kapsayan hayvan ve bitki şekillerini resmediyor. Nazca medeniyeti
tarafından yapıldığı düşünülen bu garip motiflerin, uzaylılar için bir iniş
pisti vazifesi gördüğü öne sürülüyor.

Kayaya gömülü çekiç
Tahta sap ve demir tokmaktan oluşan bu çekiç, 1936'da Teksas'ta 400-500 milyon
yıllık bir kayanın içine gömülü olarak bulundu. Modern bir aletin tarih öncesi
bir kaya kütlesinin içine nasıl girdiği bir yana, çekiçte kullanılan demirin
günümüz demirlerinden bile saf olması bilim adamlarını hayrete düşürdü.

http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=284529
alınmıştır
Hürriyet
Doğaüstü ve açıklanamayan olaylar...
İşlenmiş dev kaya blokları
Lübnan2daki Balnek şehri yakınlarında
buklunan bu taşlar binlerce yıl öncesinde buraya getirilmişti. Resimde gördüğünüz
parça 1050 ton ağırlıkta ve 25
metre uzunluğunda. Bu "momolit" takma adlı
yekpare blok, dünya üzerindeki işlenmiş en büyük taş bloktur. Soru şu: Bu
taşları kimler ve nasıl buraya getirebilmişti?
Doğaüstü ve açıklanamayan olaylar...
İrlanda'da bir dev fosili.
1895 yılında İrlanda'da Dyer tarafından mineral araştırmaları
sırasında bulunan bir dev fosili. Boyunun karşılaştırılması amacıyla bir tren
vagonunun önüne koyulmuştur. Yüksekliği 3 metre 70 santimetre ve
ağırlığı 2050 kg.dır.(taşlaşmış
olduğu için daha ağır geliyor herhalde) Sağ ayağı 6 parmaklıdır. Ancak daha
sonra bu dev fosiline ve sahibine ne olduğunu kimse bilmiyor.
Doğaüstü ve açıklanamayan olaylar...
Ural Bölgesini gösteren (tabiri
caizse) bir harita
Bu 120 milyon yıllık taş parçasının yüzeyi, Ural
Bölgesini gösteren (tabiri caizse) bir haritayla kaplıdır. Görünüşe göre bu
kadar eski bir haritanın olması imkânsızdır. Bashkir State Üniversitesindeki
bilim adamları, çok eski zamanlarda, gelişmiş uygarlıkların olduğuna dair kanıtlardan
biri olarak yorumluyorlar eseri. Bu gerçektende insan eliyle yapılmış bir
rölyeftir. Günümüz askeri haritaları ile neredeyse aynı karakterik özellikleri
sergilemektedir. Harita sivil çalışmaları göstermekte yani uzunluğu 12.000 Km ' yi bulan kanallar,
nehirlere çekilen çitler, güçlü barajlar... Kanallardan çokta uzakta olmayan
yerde elmas biçimindeki yerler gösterilmiştir.( Ne anlattığı bilinmemektedir).
Ayrıca harita bazı yazılarıda içermektedir. Hatta sayılar bile vardır. Bilim
adamları önce bunun eski çince olduğunu düşündüler. Daha sonra bu düşünce
bilinmeyen bir kaynağa ait hiyeroglif - syllabic türü yazıya dönmüştür. Bilim
adamları bu yazıları şimdiye kadar çözemediler.
Yorumlar
Yorum Gönder