3000 yıllık mucize
3000
yıllık mucize
Londra'da ki ünlü British Museum'ni
gezenlerin hayret ve dehşetle izledikleri bir bir bölüm vardır.
Mumyalar bölümü Bu bölümdeki en dikkat çekici ceset ise, cam
bir fanus içinde bulunan ve secde vaziyetinde duran bir insana
aittir. Bu cesetin tüm organları tamdır. Hatta başındaki
sararmış saçları ile sakalları dahi rahatlıkla
görülebilmektedir.
Cesetin hayret verici özelliği ise
mumyalanmamış oluşudur. Bilindiği gibi mumyalanmış cesetlerin
bazı iç organları çıkarılmış ve diğer kısımları
ilaçlanmış durumdadır. Oysaki bu cesete el sürülmemiş ve hiç
bir kimyevi muamele yapılmamıştır.
Acaba birkaç
günde cesetler bozulurken neden bu ceset 30 asırdır
bozulmadan dağılmadan günümüze ulaşmıştır.
Bu
sırrın çözümünü 1400 sene öncesinden haber veren Kur'an a
bakarak açıklıyoruz.
Hadisenin anlatıldığı ayeti
kerimelerin numaralarını tek tek verecek ve bunların meallerini
kelimesi kelimesine aktaracağız. Böylelikle mukaddes kitabımızın
mucize olduğu bir kere daha gösterilmiş olacaktır.
Ele
alacağımız ayetler Hz.Musa'nın (A.S) Fıravun ile olan
mücadelesini ibretli bir şekilde gözler önüne
sermektedir.
Hz.Musa (A.S.) M.Ö. 1200 yıllarında yaşamış
ve hayır ile şer arsındaki mücadele onun zamanında da devam
etmiştir.
Bilindiği gibi firavun, onun can düşmanıdır.
bir gece rüyasında doğacak bir erkek çocuğun kendisini öldürüp
saltanatına son vereceğini gören fıravun doğacak bütün erkek
çocukların öldürülmesini emreder. Fakat Allah Hz. Musa'yı
bizzat firavun'un elinde büyütür ve peygamberlikle
şereflendirilir.
Hz. Musa Peygamber olduktan sonra da
Firavun'la mücadelesini sürdürür ve Firavun'un artan baskı ve
zulmü üzerine Allah'tan aldığı emirle kendisine inananları
toplayıp Mısır'dan kaçmaya karar verir. Durumu haber alan Firavun
ordusu ile onların peşine düşer.
Hz. Musa onların
takibinden kurtulmak için Cenab-ı Hakkın sevkiyle Kızıldeniz
kenarına kadar gelmişti. Önünde deniz arkasında ise güçlü
orduları ile Firavun vardı. İşte bu ortamda Allah'ın emri ile
asasını denize vurdu ve Kızıldeniz ikiye ayrılarak onların
geçişine yol verdi ve selametle karşıya geçtiler. Durumu gören
Firavun ve orduları kin ve nefretlerinden bir anlık tereddüdün
ardından peşlerine düşmüşler iki yönden kapanan sular fıravun
ve ordusunu yutmuş e son anda firavun "İsrailoğularının
iman ettiğinden başka (Allah ) olmadığına inandım, artık ben
de Müslümanlardanım" dedi.
Cenab-ı Hak firavun'un
imanını kabul etmemiş ve ve ona cebrail (A.S) vasıtasıyla şöyle
hitap buyurmuştur.:
-Ona:"Şimdi mi inandın, daha
önce baş kaldırmış ve bozgunculuk etmiştin." dendi.
Yine
aynı surenin 92.ayetinde ise şöyle buyrulmaktadır."Bugün
senin gark olan (boğulan) cesedine necat (Kurtuluş) vereceğim. Ta
ki senden senden geridekilere bir ibret olasın. Ve şüphe yok ki
,nastan (insanlardan) birçokları bizim ayetlerimizden
(delillerimizden) elbette gafildirler."
Kur'an da
anlatılan bu olay dan 3000 yıl sonra bir mucize gerçekleşmiştir
ve ceset asrımızın sahillerine atılmıştır.
Cesetin
bulunduğu yer, son derece dikkat çekicidir ve mucizenin ispatı
için başlı başına bir delildir. Çünkü ceset olayın meydana
geldiği yerde, Kızıldeniz’in kenarındaki Cebelein mevkiinde
bulunmuş ve onun kızgın kumlar arasından çıkaran İngiliz
araştırma ekibi tarafından ülkelerine götürülmüştür.
Cesetlerin
yaşını tespit için karbon 14 metodu uygulanmış ve 3000 yıllık
olduğu görülmüştür.
Bütün bu deliller yanında
1144 yılında vefat eden Zemahşeri Yunus Süresi'nin 92.ayetinin
tefsirini şöyle yapmaktadır.
"....seni deniz
kenarında bir köşeye atacağız...Cesedini tam noksansız ve
bozulmamış halde ,çıplak ve elbisesiz olarak senden asırlar
sonra geleceklere bir ibret olmak üzere koruyacağız."
Bir
benzeri daha bulunmayan bu ceset günümüze ve inanlara büyük bir
ders olmalı...(17)
Yorumlar
Yorum Gönder