Kediler İçin Kara Bir Gün
1300'lerde Avrupa
'Kara Ölüm' olarak bilinen veba
salgını ilk olarak 1300'lerde Çin'de ortaya çıktı.Kurbanların
şikayetleri ağrılar, ateş ve bulantıyla başlıyordu. İnsanların
dirseklerinde ve kasıklarında mor kabarıklıklar oluşuyor ve kısa
sürede yumurta büyüklüğüne ulaşıp sertleşiyordu. Bu
yumurtalar patladığında içinden pis kokulu siyah bir madde
fışkırıyordu ancak bu rahatlama kurban için çok geç oluyordu.
Çünkü hasta beş gün içinde ölüyordu.
Bunun bilinen
bir tedavisi yoktu ve alınan hiçbir önlem işe yaramıyordu.
Seksen yıl içinde hastalık Çin nüfusunu üçte bir oranında
azaltmıştı. İyi işleyen ticaret yolları aracılığıyla da
salgın batıya doğru, Hindistan ve Ortadoğu'ya ilerliyor, her gün
binlerce insanın ölümüne neden oluyordu.
Hastalığa
neyin sebep olduğu bulunamıyordu. 1347'de bozkır savaşçıları
bir Ceneviz şehrini kuşatıp mancınıkla hastalıktan ölmüş
cesetleri şehre fırlattılar.
Böylece şehrin çoğunluğu
hastalığa yakalandı. Bu cesetler toplanıp yakıldı ve ardından
da gömüldü ancak hastalığın yayılması engellenemedi. Şehir
mahvolduğu için Cenevizliler Sicilya'ya geri döndü ve hastalığı
orada da yaydılar. Hastalık, yeni ve kendisiyle ilgili hiç bilgisi
olmayan bir nüfusa yayılacaktı. Sicilya üzerinden Avrupa ve Kuzey
Amerika da hastalıkla tanıştı ve milyonlarca insan öldü.
Bu
salgına hastanın derisinin son aşamalarda koyu mor bir renge
dönmesinden dolayı "Kara Ölüm" adı verildi. Derinin bu
renge dönüşmesi, soluma sorunları yüzünden kanda oksijenin
azalmasından kaynaklanıyordu. Hastalık bir kere bedene girdikten
sonra o günün hiçbir tıp tekniği tedavi edemiyordu. Kara ölüm
şehirlerin tümünü darmadağın ederken Avrupa uygarlığının da
paniğe kapılmasına yol açtı Doktorlar salgını durdurmanın
yollarını aradılar. Hastalar evlerinde karantina altına alındılar
ancak hastalık yine de bir orman yangını hızıyla yayıldı.
Birçok insan kara ölümün, Tanrının onlara günahkar yaşamları
yüzünden gönderdiği bir ceza olduğuna inandı. Tanrının
öfkesini yatıştırmak için insanlar günah keçileri aramaya
koyuldu.
Bazı dindarlar Tanrının öfkesini kendi
üzerlerine çekip insanları kurtarmak için kendilerini kırbaçladı.
Özellikle Brüksel ve Strasburg'da bazıları olanları Musevilerin
varlığına bağladı.
Bu panik döneminde binlerce insan öldü.
Salgının cadılar yüzünden ortaya çıktığı da söylendi.
Zararsız erkek ve kadınlar evlerinden alınıp hastalığın
yayılmasını önleme amacıyla yakıldı. Kedilerin ise parlayan
gözleri ve geceleri dışarıda çok dolaşmaları yüzünden bu
"cadıların" büyülü hayvanları olduğu düşünülüyordu.
Binlerce kedi katledildi.
Aslında Avrupalılar kedileri
öldürerek salgına karşı en birinci savunma hatlarını kaybetmiş
oluyorlardı. Çünkü veba salgını, öteki adıyla Yersinia Pesüs
yaygın bir fare biti tarafından taşınıyordu. Ortaçağda her yer
fare doluydu.
Kanalizasyon ilkeldi. Caddeler insan
dışkısı, çöp ve ölü hayvan artıklarıyla doluydu. Kara veba,
hastalığı taşıyan bitlerin fareler yoluyla yayılması sonucu
artmıştı.
Cenevizlileri Avrupa'ya geri getiren gemide
insanlarla birlikte karaya çıkan fareler hastalığı taşımışlardı.
Limanda yaşayan bir sürü kedi öldürülmemiş olsaydı fareleri
yiyeceklerdi ve hastalık yayılmayacaktı. Ancak bu kemirgenler
kontrolsüz kaldı ve getirdikleri hastalığı korumasız binlerce
eve yaydı.
14. yüzyılda salgın hastalık Avrupa'da beş
kez daha baş gösterdi. Salgın sona erdiğinde nüfusun üçte
birinden fazlası ölmüştü. Kediler öldürülmemiş olsaydı ölüm
oranı çok daha az olurdu.
Tarihteki İlginç Olaylar
Yorumlar
Yorum Gönder