Huzursuz ruhlar
Huzursuz ruhlar
1807 yılında Barbados'ta bir
Hıristiyan mezarlığında akıllara durgunluk veren olaylar dizisi
yaşandı. İnanılması güç ama gerçek!
1807 yılında
Barbados'ta bir Hıristiyan mezarlığında akıllara durgunluk veren
olaylar dizisi yaşandı.
Aynı mezarlığa gömülen
cesetlerin her biri yerinden oynuyordu.
Peki "Huzursuz
ruhlar" denilen bu esrarengiz olayın sırrı neydi?
1807
Temmuz'unda Bayan Thomasina Goddard'ın cesedi basit ahşap bir
tabutla mezar odasının en üst katına konuldu.
Daha
sonra delilik intihar ve cinayet gibi kötü şöhrete sahip Chase
ailesi kondu.
Ailenin reisi kötü biriydi; kölelerine
karşı öyle zalimdi ki adamı ölümle tehdit ederlerdi.
22
Şubat 1808'de bebek Mary öldü; büyük ihtimalle babası bebeği
kızgın bir anında öldürmüştü!
Zavallı bebek ağır
metal bir tabutla mezara kondu.
Birkaç ay sonra ailenin
tuhaflığıyla bilinen delikanlısı Dorcas, kendini bahçedeki bir
dolaba kilitleyip havasızlıktan öldü. O da aynı mezara
kondu.
Dış kapıya geldiklerinde iki zenci kapıyı
açtı. Ağıtlar yakarak tabutu taşayanlar onu takip ettiler, taş
basamaklara yöneldiler.
Sadece el fenerinin ışığı
vardı. Mezarın iç kapısı açıldı ve herkes korkuyla
bağırdı.
Bebek Chase'in tabutu, konulduğu yerin tam
karşısında ve baş kısmı yukarıda olarak dik duruyordu!
Ağıt
yakanlar tabutu düzelttiler ve Dorcas'ı kızkardeşinin yanına
koydular.
Bir ay sonra albay Chase, kendini öldürdü. O
da aynı mezarlığa kondu.
8 yıl sonra Chase'lerden olan
bir çocuk daha öldü ve mezarlığa getirildi. Bu süre içinde
menteşeler paslanmıştı. Kapıyı iki zenci ancak açabildi.
İçeri
girenler korkuyla kala kaldılar! Bayan Goddard'ın tabutu normal
yerindeydi ama Chase ailesinin tabutları ortalığa saçılmıştı!
Bu
çok tuhaftı; zira her birini dört kişi ancak
kaldırabiliyordu!
Bir ay sonra mezarlığa çiçek koyan
bir kadın 'çatırtı' sesleri ve 'inliyen birinin sesi'ni
duydu.
Kadının atının ağzından korkudan köpükler
gelmeye başladı ve sonradan veterinerde tedavi görmek zorunda
kaldı.
Ertesi Pazar kilisenin dışında bağlı duran
atlar korkuyla dörtnala tepeler kaçmaya başladılar ve oradan da
denize ölüme atladılar!
Mezarlığın adı gittikçe
kötüye çıkıyordu. Sırada Samuel Brewster'in cenazesi vardı.
Kimi Küba, kimi Haiti'den gelen 1000 kişilik kalabalık bir
cenazeydi.
Şiddetli bir fırtına vardı ve dört zenci
köle kurşun tabutu taşıyorlardı; ki yine insanın kanını
donduran aynı manzarayla karşılaştılar: tabutlar yine ortalığa
saçılmıştı.
Bu noktada işe adanın valisi Lord
Combermere karıştı. Sonraki cenazeye bizzat katıldı. Bu seferki,
tabutunun yeri hiç bozulmayan Thomasino Goddard'ın kızı Thomasino
Clarke'ın cenazesiydi. Vali mezarlıkta bir yeraltı dehlizi olup
olmadığına baktı (ki hiç yoktu).
Adamlara yeni tabutu
getirmeden önce ters çevrilmiş tabutları düzeltmelerini emretti.
Sonra zemini ince kumla kaplattı ve kapıya yeni bir kilit
taktırdı.
Son olarak kapı alçıyla mühürlendi. Vali
ve adamları alçı ıslakken yüzüklerini iz bırakacak şekilde
bastırdılar.
18 Nisan 1820'de güneşli bir günde vali
son kez mezarı açtı. Kapıdaki mühür bozulmamıştı.
Ustalar
alçıyı kırdılar ama kapıyı ancak bir iki santim açabildiler;
çünkü kapıya bir şey dayanıyordu.
Zorlayınca kapı
açıldı, ağır bir cisim basamaklara çarparak düştü. Tabii ki
bu bir tabuttu.
Mezara girdiklerinde Dorcas Chase'e ait bir kol
kemiği gördüler, tabutun kenarından dışarı sarkmıştı.
Bayan
Goddard'ın tabutu dahil bütün tabutlar yine rastgele yerdeydi.
Vali pes etti. Cenazeyi başka bir yere gömdürdü.
Londra
Bilim Müzesi ve Fizik Araştırmaları Derneği'nden araştırmacılar
olayı araştırdılar ama hiçbir cevap bulunamadı.
Tabutlar,
yer hareketlerinden dolayı devriliyor olamazdı, çünkü mezar bir
mercan yatağına yaslanıyordu.
Giriş kapısından başka
hiçbir yeraltı dehlizi yoktu.
Kapıdaki mühür
bozulmadığına göre birinin gizlice içeri girmesi
imkansızdı.
Mezara konulan mücevherlere dokunulmamıştı,
dolayısıyla mezar hırsızlarının işi de değildi. Mezarlık bir
daha asla kullanılmadı.
http://www.haber365.com/Haber/Hareket_Eden_Tabutlarin_Sirri/
alınmıştır
Yorumlar
Yorum Gönder