İnanlmaz gerçekler ll
RUHUMUZUN DENEĞİMİ
Anlatan: Asude Yalçın
Yer: Ankara
Tarih: 18 Mart 2001
Ablamla aramızda on yaş olmasına rağmen çok iyi anlaşan iki arkadaş gibi olduk ve yıllarca en özelimizi paylaştık. Ufak tefek inatlaşmalar dışında hiçbir konuda karşı, karşıya gelmedik.
Ablam Azade kan kanseri olduğunu öğrendiğinde ise ailemizde bu acıyı ilk paylaştığı kişi yine ben oldum.
İki yıl boyunca bu sırrı paylaştık. Son dört yılını kan testleri ve hasta hanedeki tedavisiyle geçirdi.
Tıbbi bir müdahale sonucu iki gün komada kaldı. Bu olaydan sonra hayata olan savaşımını tamamen bıraktı.
Sebebini sorduğumda ısrarla suskunluğunu korudu. Giderek kötüleşiyor ve tedavisi için doktorlara yardımcı olmuyordu..
Sabahladığımız gecelerden birinde benimle özel bir şeyi paylaşacağını söyledi ve o garip olayı anlattı.”Son ameliyatımda yaşadıklarımı bilmeni istiyorum diyerek söze başladı…
“Ameliyat sırasında ışıklı bir ortamın içinde buldum kendimi başlangıçta yavaş yavaş daha sonra hızlı bir şekilde yukarıya doğru yükseldim aşağıda ameliyatım yapılıyordu yukardan benimle uğraşan doktorları sırtlarından görebiliyordum kısa bir süre gözlerim kapalı olarak yatan bedenimi seyrettim.
Masada yatan bendim yukardan seyredende bendim sanki jöle gibi bir bedene sahiptim.
Birden bulut şeklinde bir ışıkla sarıldım beni içine alan ışık tarifi imkan olmayan bir ışıktı o ışıktan benliğime sevgi ve huzur akıyordu adeta. Işığın içinde eriyerek yeni ve güzel bir varlık oldum.
Çevremde tıpkı benim gibi ışıktan varlıklar vardı. Beni aralarına alarak çok keskin bir ışığa doğru adeta ışınlanır gibi hızlı ulaştık.
Tarif edemeyeceğim kadar güzel renkler, ışık ve müzik eşliğinde büyük bir vadide ışıktan varlıklar bizi bekliyorlardı.
Bu ışıklı varlıklardan iki tanesi bana doğru sevgiyle kollarını uzattı dedem ve anneannem di bunlar.
Kısa bir süre sonra yanımızda olacaksın seni bekliyoruz dediler konuşmadan beyinden, beyine sevgiyle akan bir iletişimdi.
Arkamı döndüm ve hızla geriye doğru çekildim. Kendimi bedenimin üzerinde asılı bir şekilde buldum. Ameliyat odasında ki her cismi ve her cismin konumunun yukarıdan nasıl görüldüğünü iyice ezberledim.
Yaşadığım bu deneğimin bir sağlamasını yapmak istedim.
En sonunda makinelerin üzerindeki rakamları ezberledim.
Yattığım yerden görmem imkânsızdı. Hemşire doktorun alnını silerken hastayı geri getirdik dedi.
Duyduğum ve gördüğüm son görüntü buydu.
Yoğun bakımdan odama döndüğümde temizlik işlerini yapan beye ameliyat haneye girip makinelerin üzerindeki rakamları bir kağıda yazarak bana getirmesini rica ettim. Gelen kağıttaki rakamlar ezberlediğim rakamlardı.”
Ablam elimi tutarak Asude bundan sonra yapılacak fazla bir şey kalmadı bana destek ol ve o ışığa kavuştuğumda başka bir boyutta ve başka bir bedende yaşayacağıma inan dedi. İki ay sonra onu kaybettik. Nerde ve nasıl yaşadığını bilmiyorum ama ablam son dakikaya kadar gerçek sonun ölüm olmadığını anlatmaya çalıştı…IŞIĞIN BOL OLSUN ABLA….
YUKARIDAKİ DOST
Anlatan: Zehra Bakır
Yer: Bursa
Tarih: 12 Temmuz 2000
On beş yıl önce nişanlımdan ayrılmayı hayatımın sonu olarak değerlendirip intihar etmeye karar vermiştim.
Okulun yurdunda çaresizlik ve kimsesizlik duygusuyla bulabildiğim bütün ilaçları karıştırıp daha çabuk etkilemesi için bir kutu birayla içtim ve kimseye bir şey söylemeden arkadaşlarımın toplandıkları odaya giderek sessizce yanlarına oturdum.
Kısa bir süre sonra bendeki garipliği arkadaşlarım fark etti. İnatla iyi olduğumu tekrarlayıp duruyordum. Birden bedenimi yüzükoyun yerde yatarken gördüm.
Bense bedenimin bir karış üzerinde bir tüy gibi sallanıyordum. Arkadaşlarım panik içinde beni yerden kaldırmaya çalışıyorlardı.
O anda yanımda birisinin varlığını hissettim fosforlu bir ışığın içinde bana bakan bir varlıktı bedeni ışık ve bulutumsu bir görüntüye sahipti.
Bana düşünce yoluyla aktardığı ise koruyucu meleğim olduğuydu. Kendime baktığımda benimde bedenimin ışıktan oluştuğunu gördüm.
Bu bensem yerde yatan kimdi aklım iyice karışmıştı. Işıktan varlık bana yaptığım şeyin çok yanlış olduğunu bedenimin bir armağan olduğunu onu öldürmek yerine çok iyi bakmamın gerektiğini sevgi seli şeklinde iletti.
Bedenime baktım arkadaşlarım boş bir çuval gibi beni banyoya doğru sürüklüyorlardı. Bu manzara beni çok utandırdı bedenime doğru eğildiğimde koyu bir karanlık her yanımı sarmıştı.
Hasta hane odasında gözlerimi açtığımda boğazımda ve burnumdaki şiddetli acılardan kıpırdayacak halim yoktu, her tarafımdan makinelere bağlamıştım.
Gözlerimle etrafı incelerken tavandan aşağı doğru sarkan ışıklı bulutun içindeki varlığı gördüm o anda bütün bedenimi yine o sevgi bulutu sardı. Birkaç saniye sonra o görüntü erir gibi yok oldu.
Aradan 18 yıl geçti evli ve iki çocuk annesiyim. Yaşadığım o deneğimden bu güne benimle gelen tek şey koku alma duygusunu kaybedişim oldu.
Yıllardır hayata dönüşüm sırasında bana rehberlik eden ışığa yada ışıktan varlığa bir hayat borcum olduğunu düşünür ,bu borcu nerede ve nasıl ödeyebileceğimin cevabını arar dururum..
http://www.haber3.com/artikel.php?users_id=57
BİLİNMEYENİ
YAŞAMAK
Anlatan: Selvi Sone
Yer: İstanbul
Tarih:
18 Eylül 2000
Oğlum o yıl 12 yaşına basmıştı,
bebekliğinden beri o özel bir çocuktu yaşını hiçbir zaman
yaşamadı, hep yaşından olgun ve efendi bir yapıya sahipti.
Ölümünden iki ay önce çok dalgın ve düşünceli bir şekilde
yanıma gelerek”anne ben ölürsem sakın üzülme öldükten sonra
gideceğim yer öylesine güzel ki “ deyince sırtımdan kaynar
sular döküldü çok sinirlendim sen ölümün nasıl olduğunu
nerden biliyorsun kapa çeneni dediğimde, gülümseyerek “beni her
gece rüyamda o tarafa götürüyorlar dedi ve rüyalarını
anlatmaya başladı…(.Rüyamda gördüğüm her kes ışıktan bir
bedene sahip onlarla konuşmam ise beynimle oluyor aralarında ölen
dedemle teyzemde var. Onlarda ışıktan bedene sahipler aslında
bulundukları her yer ışıkla kaplıydı dünyada olmayan renkler
ve çok parlak bir ışık sanki her yerden akıyor gibiydi bu ışığı
hissettikçe mutlu oluyor ve huzur buluyorsun. Din dersinde
okuduğumuz yaratanın nuru bu mu acaba? )Oğlumla böyle rüyaları
herkesin görebileceğini ama bunun yaşadığımız dünyayla bir
ilgisi olmadığını anlatmaya çalıştım ama başarılı olamadım
o adeta iki boyutta birden yaşıyor ve bunun olabileceğine de
inanıyordu. Rüyaları çok sık görmeye başlamıştı .Aradan bir
ay geçmişti. Oğlumun defterlerini yerleştirirken garip çizimler
gördüm mezar ve ağaçlı bir köşe resmi defalarca
çizilmişti. Oğlumla konuşmaya çalıştıysam da bu konuyu
konuşmak istemediğini söyledi. Unutması amacıyla bu konuları bir
daha açmadım.O sabah her şey normal başlamıştı. Akşam üzeri
Avcılardaki akrabalarımızı ziyarete gidiyorduk, dolmuştan
indiğimizde bir düğün konvoyuyla karşılaştık, kenara çekilip
konvoyun geçmesini beklerken birkaç el silah sıkıldı konvoydan
ve oğlum göğsünden vurularak yere yığıldı. Oğlumu kucağıma
aldığımda ise dudaklarından sürekli şu cümleler dökülüyordu
: (Gerçekmiş hepsi gerçekmiş gördüklerimin……)Hasta haneye
gittiğimizde oğlumuzu kaybetmiştik…Aradan geçen aylar acımızı
ve özlemimizi gittikçe dayanılmaz hale getiriyordu Oğlumuzun
eşyalarını düzenlerken eşimin dikkatini bir resim çekti
oğlumuzun ölümünden aylarca önce çizdiği resim mezar taşı ve
mezarın arkasında duran ağaç oğlumuzun mezarı ve arkasında
duran ağacın aynısıydı…..Kaza sonucu gerçekleşen bir ölümün
daha önce rüyalarla görülmesinin mantığını çözeme sekte
oğlumuzun bir başka boyutta ölmeden önce söylediği gibi mutlu
olacağına inanıyor ve oğlumuza yeni yolunda dualarımızla
yardımcı olma görevimizi hiç aksatmadan yerine getirmeye
çalışıyoruz……
ÖLÜMÜ YAŞADIĞIMDA
Anlatan:
İhsan Sucu
Yer: Sivas
Tarih: 14 Eylül 2002
Aradan
tam yirmi yıl geçti ben hala yaşıyorum ama ölümü de tanıyorum.
Askerliğimi Şırnak ta yapıyordum.
O yılar bu
bölgelerde görev yapmak canınızı elinize almak demekti.
Her
zaman olduğu gibi o gecede tehlikeli bir görev için yola
çıkmıştık.
Kalemli geçidinde teröristler tarafından
pusuya düşürüldük.
Sıcak bir çatışmanın tam
ortasındaydık, her yanımızdan mermiler uçuyordu .
Bir
tümseğin arkasında sıkışıp kalmıştık, ilerleyemiyor gecenin
karanlığında patlayan mermilerin ışığında yardım
bekliyorduk.
Çevremden vurulan arkadaşlarımın feryatlarını
duyuyor acıdan kahroluyordum.
Ne kadar zaman bilemiyordum,
karşı ateşe cevap veriyordum bir anda boynumun biraz altından
vurularak yüzükoyun yere düştüm çamura saplanan yüzümü
kurtaramıyordum nefes almakta zorlanıyordum.
Birden yükselmeye
başladım garip bir ışığın içine doğru yükseliyordum.
Yerde
yatan bedenimi gördüm kan gölü gibi olan yerde bedenim çok kötü
gözüküyordu, çamur ve kan yumağının içine saplanmıştı
bedenim hiçbir acı olmadığı gibi garip bir huzur bütün
bedenimi ve ruhumu sarmıştı adeta.
Yalnız olmadığımı
fark ettim. Bizim koğuştan dört arkadaşımda havada sallanır
gibi hafif bir beden içinde yükseliyorlardı.
Ailemi düşündüm
öldüğümüzü anladım ölüm bu kadar huzur verici ise ölümden
korkmak ölümü tanımadığımızdan diye düşündüm.
Kurtarma
ekibinin yaklaştığını gördüm diğer arkadaşlarım
kurtulacaktı içim sevinçle kaynadı hala havada sallanır
vaziyette aşağıya bakıyordum.
Diğer dört arkadaşım
hızla yükseliyorlardı onlara katılmak istememe rağmen aşağıdaki
bedenimi ve çatışmaya devam eden arkadaşlarımdan
ayrılamıyordum.
O anda çavuşumuzun bedenimi ters çevirerek
göğsüme bir şey bastırdığını gördüm çatışma
püskürtülmüş sağlıkçılar telaş içinde
koşturuyorlardı.
Hızla bedenime doğru kaydığımı
hissettim. Sonrasında gördüğüm şey çavuşumun korku içindeki
gözleri ve çok şiddetli acı…
İki gün sonra kendime
geldiğimde göğsümden ameliyat edilmiş ve hasta hanede
yatıyordum..
Yoğun bakımdan çıkarıldığım gün neler
yaşadığımı düşündüm yaşadıklarım halüsinasyon
olabilirmiydi..?
Bunu anlamanın tek bir yolu çavuşumla
konuşmak oldu kaç kişiyi kaybettiğimizi sorduğumda dört
cevabını aldım.
İsimlerini söylediğimde çavuşum
hayretle yüzüme baktı sen o guruptan çok uzaktın yani
göremeyeceğin bir konumda idin sana kim söyledi dediğinde
söyleyeceklerime inanmayacağını bile bile onlarla yukarda yolun
yarısına kadar beraberdik dedim….
Yirmi yıldır
açıklaması olmayan bir deneğimin açıklanabilir hale gelmesi en
büyük hedefim.
Bu deneyimlerin gerçekten meydana
geldiğini kanıtlamak para normal araştırma dediğiniz mozaik
bulmacasının en büyük parçalarından birinin yerini bulması
anlamına gelecektir ki bu da benim gibi garip ama gerçek deneğim
yaşayanların sorularına cevap olacaktır…
ÖLÜMÜMÜ
SEYRETTİM
Anlatan: Sırrı Çelik
Yer:
İstanbul
Tarih: 13 Ocak 2004
Yaşadığım o
deneyimimi hatırladıkça yaşamın ne tür mucizelere açık
olabileceğini düşünürüm.12 yaşındaydım, ateşimin
düşürülemediği şiddetli bir grip geçiriyordum. En ufak bir
enerjim yoktu bedenim sanki tonlarca ağırlaşmıştı. Annem
durumumun ciddi olduğunu fark ederek eve doktor çağırdı. Ben
iyice kötüleşmiş gözlerimin iyi göremediğini anlamıştım
haber verebilmek için ağzımı açmama rağmen sesim
çıkmıyordu. Sonunda kayıp gitmeye başladım sanki bir uçuruma
doğru hızla gidiyordum. Birden çok hafiflediğimi hissettim. Hiç
bir korku ve çekingenlik hissetmeden olduğum yerden yükselmeye
başladım, aynı zamanda bedensiz olduğumu fark ettim. Parlak bir
ışık beni yani bedensiz halimi sıkıca sardı tavandan bedenimi
görüyordum. Annemin babamın hemen eve gelmesini söylemek için
bankayı aradığını da ve konuşmasını da görebiliyordum garip
bir bedene sahiptim istediğim an istediğim odada
olabiliyordum. Tekrar yatak odama döndüğümde kız kardeşimin
benim odama girişini takip ettim yanıma yaklaşıp suratıma baktı
ve çığlık attı yatakta yatan bedenime baktığımda yüzümün
garip bir şekilde beyazladığını gördüm. Kardeşim anneme
koştu, bende arkasından salona geçtim. Annem hala telefonla
konuşuyordu aradaki duvara rağmen onları görebiliyordum. Ayrıca
yatakta yatan bedenimi de görebiliyordum. O sırada tüy gibi parlak
bir ışıkla kuşatıldım kendimi onun içinde iyi hissetim artık
bir tünele doğru hareket ediyordum. Asırlar kadar süren bir süre
sonunda tünelin sonunda ışıktan varlıklar beni karşıladı
.Beni anlatamayacağım bir sevgi yumağına sarmışlardı
sanki. Geri dönmem gerektiği söylendiğinde buna şiddetle itiraz
ettim. Kimseyi göremiyor ama beynimin içinde konuşmaları
algılayabiliyordum. Işıktan bulut olmuş varlıklar kendi
aralarında konuşarak bana ailemi gösterme kararı aldılar o anda
tekrar evin bahçe kapısının üzerinde havada asılı bir konumda
buldum kendimi. Annemin kucağında bedenimin arabaya taşındığını
seyrettim. İyi olduğumu ağlamamaları gerektiğini söylememe
rağmen beni duymuyor ve görmüyorlardı .Arabanın üstünden
bedenimin hasta haneye getirilişini seyrettim. Beni makinelerin
olduğu bir odaya aldılar.
Doktorlar gözlerimi açıp
içine bakıyorlardı, aralarından biri ölmüş dedi ve hemen
göğsüme kaşık şeklinde iki tane aleti koyup beni bir defa
havaya sıçrattılar.
O anda bir hemşirede koluma iğne
yaptı bütün bunları yukardan seyrediyordum. Sıkıldım dışarı
çıkmak istedim bahçe kapısında babamın koştuğunu gördüm,
anneme de başka bir oda da iğne yapılıyordu o anda yanlarında
olmak istedim. Sonrası koyu bir karanlık.
Ağır bir
menenjit sonrası iğleştim olanları bütün detaylarıyla
anlattığımda başta doktorlar olmak şartıyla hiç kimse bir
açıklama getiremedi. Ben bütün bu olayları nasıl
görebilmiştim.
Aradan on yıl geçti çok sıkıntılı
günlerimde o huzurlu ve sevgi dolu ışık kümesinin yine beni
sarmasını bekliyorum ama biliyorum ki vakit geldiğinde başka bir
boyutta yaşanan bir hayat beni bekliyor.
Ölümü tanıyor
ve ölümden hiç
korkmuyorum….
http://www.haber3.com/artikel.php?users_id=57
Yorumlar
Yorum Gönder