Yol vermeyen evliyalar

Yol vermeyen evliyalar


Evliyalar toplumumuzda her dönemde etkin oldular. Aslında Türkiye evliyalar ülkesidir. Anadolu da uçsuz bucaksız ovalarda ilerlerken insanın karşısına küçücük kerpiç köyle çıkar. İlk dikkati çeken beyaz bir minaredir. Hemen her minarenin altında da bir yatır yada bir evliyanın türbesi vardır. Tüm öykülerde ortak bir yön fark edersiniz. Bütün evliyalar çevresinin temiz ve bakılı olmasını ister.

Adanadaki Çoban Dede

Adananın hemen dışında Ceyhan baraj gölünün kıyısında halkın piknik yaptığı ve balık tuttuğu güzel yerler vardır.  Belediye buraları güzelleştirmiş özel yerler oluşturmuş. Bu bölgeye hakim olan yamacı, karaylundan aştığınız zaman karşınıza garip bir görüntü çıkıyor. Temizlenmiş, hafriyat yapılmış hafif engebeli b ir ova ama tam ortasında sipsivri duran piramit benzeri garip bir tepecik görülüyor.

Bu tepenin üstünde bir türbe var Adı Çoban Dede türbesi. Anadolu’daki binlercesi gibi o da herhangi bir türbe fakat diğer evliya türbelerinin aksine Çoban Dedenin kimliği hakkında hiçbir bilgi yok. Köyün en yaşlıları dahi onun hakkında hiç bir şey bilmiyor. Daha doğrusu çok az şey biliyor. Dedelerden kalan bilgilere göre Çoban dedenin altı kardeşi daha varmış. Bu yedi evliya kardeş, tüm bölgeye yayılmışlar. İnanca göre çevreyi koruyorlar. Hepsinin yeri tam olarak bilinmiyor.

 Geçmiş dönemde DSİ baraj bölgesini geliştirme çalışması yapmak için greyder ve buldozerlerle buraya geliyor ve olaylar başlıyor.


Tepe kazılamıyor

DSİ önce bölgeyi kazıyor ve yolları açmak için düzleştirmeye çalışıyor. Sonunda sıra türbenin bulunduğu tepeye geliyor. Bölge halkı yetkililere gelip türbeye dokunmamalarını söylüyor. Eğer türbe yıkılırsa tehlikeli sonuçlar ortaya çıkacağını söylüyorlar. 

DSİ yetkilileri olayı ciddiye almıyorlar ve kazıya devam ediyorlar. Sıra tam türbenin olduğu yere gelince, gariplikler başlıyor. Önce greyderler arıza yapıyor. Sonra araçlar bütün uğraşmalara rağmen tepeyi kazamıyorlar. Yetkililer mühendisler olaya kızıyorlar. Halk ise durumu alaya alıp “biz söylemiştik” diyorlar.
Mühendisin ölümü

Olaya sinirlenen B.A adlı mühendis, greydere bizzat atlıyor. Bu batıl inancı yıkmak gerek deyip tepeye tırmanıyor. O hızla tepenin dört bir yanında bulunan ağaçları yıkıyor. Yarın sıra türbede diyor. Ama buna zaman bulamıyor. Zira o akşam evine dönen mühendis B.A apartmanın merdivenlerini çıkarken fenalaşıp düşüp ölüyor. Ertesi gün bu ölüm haber bölgede bomba etkisi yapıyor. 

Bekçinin ölümü

Kazılara ara veriliyor. İnşaat bölgesinde kullanılan araç ve gereçlerin geceleri korunması için bir bekçi kulübesi yapılmış ve birde bekçi bırakılmış. İşte bu defa olanlar bekçiye oluyor. T.M adlı bekçi bir sabah kulübede ölü bulunuyor. Cesedin gözleri korku dolu bakışlarla sonuna kadar açılmış yatağının yanında yerde yatmaktadır.
O sıralarda DSİ de çalışan Hikmet Bey adlı bir yetkili vardır. Bekçinin iriyarı ızbandut gibi ve son derece sağlıklı biri olduğunu söylerken “üç dört kişi onu yere yıkamazdı” diye ekliyor. Olay dallanıp budaklanmadan örtbas edilip kapatılıyor.

Yıkımdan vazgeçiliyor

Bu olayın ardından, personelden iki kişi daha hayatını kaybediyor. Görünüşte doğal nedenler ama zamanlamalar ilginç. Rastlantı mı? Kimse bu yönü düşünemiyor artık. Köylülerin baskısıyla da tıkımlar durduruluyor. DSİ işi bırakıyor ve bölgeyi Adana Belediyesine devrediyor. 


Çoban dede kazanıyor

Daha sonra Adana Belediyesi burayı park haline getirmeye karar veriyor. Fazla toprak işaatlarıda kullanılmak üzere alınıyor. Bölge yeşillendirilecek temizlenecek ve halk hem Çoban Dedeyi ziyaret edecek hemde parkta gezip, eğlenecek Sonuçta Çoban Dede kazanıyor. DSİ pes ederek geri çekiliyor. Üstelik arkasında şüpheli ölüm olayları bırakarak.

Yorumlar

Belgeseller

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hamza baba’nın türbesi

İnanılmaz casus Eli Cohen

Kurt adamlar efsanesi