Nazca’nın keşfi ve Nazca’dan mesaj

 Nazca’nın keşfi ve Nazca’dan mesaj

1928 yılı yazında Perulu harita uzmanı Toribio Mexta Xesspe ,Nazca bölgesinin üzerinde ,ekibiyle birlikte keşif uçuşu yapıyordu. Dikkatli gözlerle yeryüzünü incelerken birden hayal gördüğünü sandığı fakat altlarında dev balınalar sinek kuşları dev örümcekler fok balıkları ve maymunlar çizilmiş vaziyette duruyordu. Bunlardan başka sanki bu bölge gök bilimin çalışma alanıymış gibi yıldız kümeleri ve oklarla süslenmişti.

















Xesspe, uçağın pilotuna bir tur atmasını söyler. 500 kilometre boyunca uçakla atılan her tur haritacının hayretini daha da artırıyordu. Çünkü bölgede uçtukça şekiller artıyordu.

Xesspe Nazca ya karadan geliyor

Merakından ne yapacağını şaşıran Perulu uzman uçaktan iner inmez karayoluyla bölgenin yolunu tutar. Fakat bölgeye vardığında ilginç bir durumla karşılaşır çünkü havadan çok net görülen şekiller karadan bakınca kaybolmuş gibidir. Bunun yerine birtakım tümsekler hendekler vardır.

Yapılan uzun araştırmalar sonucunda anlaşıldı ki Nazca düzlüğünün en büyük özelliği, üzerindeki şekil ve resimlerin sadece havadan gözükmeleriydi. Asırlar boyu fark edilmemelerinin nedeni de buydu.

12 yıl sonra

Xesspe nin keşfinin ardından birçok araştırmacı Nazca’ akın etti. Herkesin cevabını aradığı üç soru ise Bu düzlükteki şekil ve resimleri kim çizdi? Ne zaman ve neden çizdi?....

Yıllarca süren araştırmalarda önemli bir sonuç alınamadı.. Taa ki Amerika’nın Long Island Üniversitesi profesörlerinden Paul Kosok 1940 yılında Nazca’ya gidene kadar..






Prof. Kosok uzun çalışmalar yapmasına rağmen bir netice alamadı. Tam işi bırakmaya hazırlanıyordu ki 22 Haziran günü çok ilginç bir şey keşfetti. Güneş Nazca’daki resimlerin birinin tam ucundan batıyordu. 22 Haziran güney yarımkürede kışın başladığı tarihti.

Kosok kesin olarak anladı ki bu çizgileri çizenler ya da çizdirenler mutlaka gökbilimciydiler Kosok ve yardımcısı Alman gökbilimci Maria Reiche bölgede birçok gözlemler yaptılar. Sonunda da Nazca ya dünyanın en büyük astronomi kitabı adını verdiler.

Kollar Sıvanıyor

ll. dünya savaşı nedeniyle çalışmalar bir süre aksadı. Fakat savaşın bitimi ile yeniden Nazca’ya dönmeye ve orada ki bilinmeyenleri araştırmaya başladılar.

Önce yöredeki çizgilerin üzerini örten kum tabakasını temizlediler. Böylelikle Nazca sadece gökyüzünden değil yerden de görünür hale geldi.

Ortaya çıkan çizgilerin büyük kısmı paraleldi. Fakat bazen hiçbir doğal engelle karşılaşmadıkları halde bir noktada birleşiyorlardı. Sonra yine ayrılıyorlar, simetrik bir biçimde birbirlerinden uzaklaşıyorlardı. Bunun mutlaka bir anlamı olmalıydı.

Nazca’nın çizgili şifresi

Nazca düzlüğündeki resim ve çizgilerin esrarı çözülebilmiş değil. Bunların neden havadan tam olarak görülebilecekleri şekilde çizildikleri tam olarak açıklığa kavuşamadı.

Arkeologlar gökbilimciler ve diğer bilim adamları, ”Nazcalılar uçmayı biliyorlar mıydı, diğer gezegenlere yolculuk yapıyorlar mıydı gibi tartışmalara konu oluyorlar.

Soruna birde Nazca’daki çizgi ve resimlerin ne oldukları ve neyi temsil ettikleri açısından bakmakta yarar var.

Düzensiz değiller

İlk bakışta resim ve çizgilerin karışık ve düzensiz olduğu gibi bir izlenim uyandırıyor fakat dikkatli bakınca durumun hiçte öyle olmadığı aksine belli bir düzen içinde oldukları görülüyor.

Uzun çizgiler resimlerin üzerinden uzanıp gidiyor. Çünkü çizgilerle anlatılmak istenenle resimlerin anlamı birbirinden tamamen farklı.

Çölde hayvanlar

Nazca da incelme yapanlar en çok hayvan resimleriyle ilgileniyorlar. Bu resimler güzellikleri ve mükemmellikleri yanı sıra esrarlı bir çekiciliğe de sahipler.

Çölün sade görünümü ile hayvan resimleri arasında tam bir çelişki var. Çöllerde de hayvanlar yaşar. Ama çöl denince insanın aklına önce hayvanlar gelmez. Ayrıca bu hayvan resimlerinden bazıları öyle büyük çizilmişler ki insan hayretini gizleyemiyor. Örneğin bir sinek kuşlu geniş bir alanı kaplamış.

Bazı hayvanlar gerçek görüntülerine benzetilerek çizilmişler. Bazıları ise sanki modern resme benziyorlar. Buda Nazcalıların ne kadar büyük bir hayal gücüne sahip olduklarını gösteriyor.

27 metre uzunluğundaki bir balina tasviri var ki, bunun neden çizildiği tam bir muamma, çünkü balına çölde yaşamaz ayrıca çölde yaşayan insanlar balinayı tanımaz.

Tepelerde İnsanlar

Nazca resimlerinin bir kısmı çöllerin dışında tepelere de çizilmiş. Yalnız bir farkla, tepelerde hayvan resimleri yerine insan tasvirleri var.

İnsanları neden tepelere çizmişler? Birçok kişi hemen “havadan daha kolay görünmesi için” diyecektir. Fakat bu cevap tatmin edici olmayacak. Çünkü nazcalıların uçmayı bildikleri tam olarak kanıtlanmış sayılmaz. 


3000 yıllık seramikler

Tepelerdeki resimlerin bir özelliği de çöldeki resimler kadar açık seçik görünmemeleri. Asırlar boyu yuvarlanan taşların bu resimleri bozduğu bir gerçek.

Aynı bölgede buluna bazı seramiklerin üzerinde ise tepelere çizilmiş resimlerin kopyaları var. Başlarında taç bulunan insan tasvirleriyle süslü olan bu seramiklerin M.Ö. 1000 yıllarına ait oldukları hesaplandı.

Nazca da ki çizgi ve resimlerle ilgili bilgilerin bir kısmı bu bölgede yapılan kazılar sonucu elde edildi. Çıkarılan çanak ve çömlekler üzerinde çöldekilere benzeyen resimler vardı.

Bunları inceleyen Kaliforniya Üniversitesi arkeologları, Nazca uygarlığının M.Ö 400 ile
M.S.600 yılları arasında gelişmiş bir dönem yaşadığını ileri sürdüler.

O dönemden kalan çanak ve çömleklerin ayrıca çok önemli bir özelliği daha vardı. Bunlar aynı dönemlerde başka bölgelerde bulunan benzerlerinden çok daha sağlam yapılmışlardı. Buda Nazcalıların gelecek kuşaklara mesaj aktarmak istediklerinin bir başka kanıtı olarak kabul edildi. Sanki Nazcalılar unutulmak istemiyorlardı…

Nazca da sanat vardı.

Seramik kaplar özenle boyanmışlardı. Uzmanlara göre, boyalar maden filizlerinin su ya da bitki özleri ile karıştırılması sonucu elde edilmişti.

 



Nazcalıların yedi ana rengi bildikleri anlaşılıyor. Ayrıca seramik kapların biçimlerinin değişmesi ve giderek güzelleşmesi dikkat çekiyor. Süsleme tekniğinin çok iyi bilindiği Nazca’da sanat vardı. Sanatçılar vardı…

 Seramikten çöl resimlerine

Çanak çömleklerin üzerine çizilenlerle çöldeki resimleri karşılaştıranlar bazı zorluklarla karşılaştılar. Seramik üzerine çizilen sinek kuşuna gösterilen özen Nazca çölündeki çizimde gösterilmemişti. Çöldeki resimler arasında seramikler en çok benzeyen balina resmidir. Sanki her iki resimde aynı modelden ve aynı elden çıkmış gibidir.

Gizliliğe doğru

Nazca seramiklerindeki hayvan resimleri çöldekiler gibi çeşitlidir. Örümcekler, balıklar, pelikanalar, papağanlar, köpekbalıkları, foklar, sinek kuşları en fazla çizilen hayvan türleridir.

Bunlar daha çok nazca uygarlığının ilk örneklerinde çizilmişlerdir. O dönemlerde sanatçıların üzerinde doğanın etkisi büyüktür.

Daha sonraki dönemlerde sanatçıların üzerinde doğanın etkisi büyüktür.

Daha sonraki dönemlerde çizilen resimleri anlamak ise güçtür. Nazcalılar ifade etmek istediklerini artık gizleyerek çizmek yoluna gitmişlerdir. Bu gizlemenin ardında sanatın gelişmesi mi yatıyor, yoksa başka bir gerçek mi var, bilinmiyor.

İç içe geçen çizgi ve resimler

Nazca düzlüğündeki resim ve çizgilerin neyi temsil ettikleri kesin olarak anlaşılamadıkça araştırmacılar yeni teoriler ortaya atıyorlar.

Bazı resim ve çizgilerin üst üste çizilmiş olması üzerinde duruluyor. Ya çizgiler resimlerin üzerinden geçiyor, yada bazı resimler bile bile resimlerin üzerinde yapılmış.

Bu durumu nazca sanatını gelişmişliğine bağlayanlar var. Bir başka teoriye göre Nazca’da ortaya çıkan bir mücadelenin sonucu olarak resim ve çizgiler birbirlerine karıştırılmaya başlanmış. Fakat bu mücadelenin kimler arasında geçtiği konusuna uzmanlar bir açıklama getiremiyorlar.

Mühendis Masson’un keşfi

İskoç Mühendis Duncan Masson Alman gökbilimci Maria Reiche gibi Nazca’da araştırma yapanlardan biriydi. Reiche ’den önce Nazca’ya giden Manson’un çöl üzerinde yaptığı çalışmalar sırasında maymun figürleri ilgisini çekti.

Neden Maymun?

Nazca düzlüğündeki resimler arasında en garip olanı maymun resmidir. Kuyruğu ve cinsel organı normal bir maymuna benzemeyen bu resim için, uzmanlar eski Nazca da cinselliğin bereket sembolü olduğunu ileri sürdüler.

Maymunun kuyruğunu kutup çevresindeki yıldızların hareketine benzetenler oldu. Ayrıca maymun resminin “Büyükayı” adı verilen yıldız topluluğu ile ilgili olduğunu ileri sürüldü.

Asıl garip olan yöne kimse cevap getiremedi: Peru’da daha önce de sonrada maymun yaşamamıştı bugünde yaşamaz…

Acaba Nazcalılar maymunu nereden buldular? Ve neden maymun resmine bu kadar özen gösterdiler.

Kime mesaj bırakıldı?

Nazca’da çizilen bütün resimlerin özel anlamlar taşıdığını ileri süren araştırmacılar çoğunluktadır. Resim ve çizgilerin esrarlı hiçbir yanının bulunmadığını ileri sürenler de bulunmaktadır. Bunlar Nazcalıların yeryüzünde kendilerine ait bir iz bırakma arzusundan söz etmişler ama resim ve çizgilerin ne olduğunu açıklayamamışlardır..

Geometriyi biliyorlardı

30 yıl süre ile Nazca çizgi ve resimlerinin nasıl ve niçin yapıldıklarını araştıran Reiche’ye göre, Nazcalılar coğrafya ve matematiği iyi biliyorlardı. Resimler onların zihinsel gelişmeleri ve ulaştıkları bilgi seviyesi hakkında da bilgi veriyordu.

Reiche, havadan çekilmiş fotoğraflardan çizilen figürlerin bir dizi geometrik hesaplar sonucu planlanmış olduğu sonucuna vardı.

Ona göre daireler ve yaylar Nazcalıların geometrik bilgilere sahip olduklarının kesin kanıtıydı.

Gökbilim bilgileri

Maria Reiche, Nazcalıların karmaşık ölçümlerde işaret olarak küçük taşlardan yararlandıklarını iddia etti. Ona göre Nazcalılar insan vücudunun bazı bölümlerini (kol boyu, ayak boyu gibi) ölçü olarak kullanmışlardı. Reiche, çizimlerden elde edilen sayıların belirli ve düzenli zaman periyodlarını ifade ettiğini hesapladı. Bu zaman periyodlarının yıldızların ve gezegenlerin hareketlerinin periyodları olduğunu ileri sürdü. Eğer bu hesaplar doğuysa Nazcalılar gökbilim alanında da oldukça ileriydiler demektir.

Nazcalılardan İnkalara

Bugün Nazcalıların değişmez bir ölçü birimine sahip oldukları düşüncesi hemen hemen kesinlik kazandı. İnkaların Nazcalılardan 7 asır sonra insan vücudundan alınmış ölçüleri kullandıkları belgelerle saplandı. Ancak bu birim bugüne kadar tam olarak tanımlanamadı. Maria Reiche bunun günümüzün ölçüleri ile 1,35 m olduğunu kabul ediyor. Reiche Nazcalıların bu birimi kenevirden yaptıkları bir ipi, kolların göğüs hizasında iki yana açıp yumruklarını sıkarak ölçtüklerini söylüyor.




Yorumlar

Belgeseller

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hamza baba’nın türbesi

Emir Sultan

İnanılmaz casus Eli Cohen