Anlaşılamayan Yapı donuk Kaya
Anlaşılamayan Yapı donuk Kaya
Anadolu'nun sakladığı Gizemler saymakla bitmiyor. Bazıları
ise hiç ortaya çıkarılmamış durumda. Tarsus'ta bulunan Donuk Kaya Bunlardan
biri. İddialara göre, Donuk kaya yeraltına açılan kapılardan biri ve buradan
Yedi Uyuyanlar Mağarasının çıkılıyor.
Sicilyalı Diodoros, M.Ö.50 yılında yazdığı “Evrensel tarihi”
adlı kitabında, kuzey rüzgârının estiği noktanın ötesinde yer alan bir adadan
söz ediyor: " …bu adada yaşayanların kutsal ve görkemli bir yerleri
vardı. bu kutsal tapınak Güneş Tanrısı
Apollon'a adanmıştı ve daire biçimindeydi. Ay tanrısı her 19 yılda bir bu adayı
ziyaret ediyor, Bu süre içerisinde Yıldızlar yeniden eski yerlerine
dönüyorlardı. Tapınak, gökyüzü ile yeryüzü arasında ilişkiyi sağlayan bir kapı
bir geçit işlevi görüyordu."
Diodoros ‘un yazdığı bu bilgilerin kaynağı, M.Ö.4. Yüzyılda
yaşayan uzak kuzeyliler adında bir kitap yazan Yunanlı tarihçi Hekataios' du.
Ayrıca İskenderiye’den Mısır'ın kutsal Kent'i Tep' e kadar uzanan bir gezide
yapmıştı. Ama hepsinden önemlisi, Hekataios' un firavun Ptolemaios l. Sethor
tarafından himaye edilmesi ve bunun sonucunda Mısır'ın tüm gizemli
bilgilerinden yararlanabilmesiydi. Öyleyse, Hekataios'tan Diodoros'a ondan da
günümüze değin ulaşan bilgilerin ilk kaynağı firavun l. Sethor' du.
Göklerden gelen Ziyaretçiler
l. Sethor' un diğer misafir firavunları arasında değişik bir
konumu vardır Karnaktaki ünlü krallar Vadisi'nde yaptırdığı mezarının üzerinde
bulunan kabartmaların belirli bir önemi vardır bu kabartmalarda insanların
Tanrı ve ya olanları ölenler indirilmesi için yapılan özel ayinler ile Güneşin
gece yaptığı yer altı yolculuğu anlatılır daha da önemlisi bu kabartmalarda
göklerden gelen tanrısal ziyaretçilerden söz edilir.
Bu ziyaretçilerin kendi seçtikleri insanlarla ilişki
kurabilmesi için özel yerleri ve herkesin kolay giremeyeceği kutsal mekânlara
ihtiyaçları vardı. İşte, Diodoros' un anlattığı Kuzey adasındaki tapınak bu
yerlerden biriydi Aslında sözü geçen Ada Britanya adasıdır. Tapınak ise ünlü
Stonehenge’dir. Stonehenge'in geçmişi milattan önce 1500 den daha eskilere
dayanır. İşlevi tam olarak netti? Bu daha tam olarak anlaşılamadı. Ama kesin
olarak bilinen bir nokta var. Stonehenge'ın işlevi gökle ilgiliydi. Yani Burası
Sethor'un sözünü ettiği özel ilişki yerlerinden biri olabilir Öyleyse Stonehenge
tek miydi benzeri olması gerekmez miydi?
Tarsus'u Hz. Şit kurdu
Öyle bir yer Tarsus'ta nerede olabilir eski çağın en önemli
limanlarından olan bu kent bugün bu özelliğini yitirmiş yüzyıllar boyu
Knidos'un yani Tarsus Irmağının taşıdığı alüvyonlarla Limanı doldu ve kent
denizden Uzakta Kaldı. Ama yüzyıllar öncesinin bu önemli Liman kentinin geçmişi
çok eskilere dayanıyor. Arkeologlar Tarsus'un geçmişinin tarih öncesi devirlere
kadar uzandığını belirtiyorlar. Kısacası, Tarsus, insanın ortaya çıkışından
beri var olan ve Adını değiştirmeden koruyabilen nadir kentlerden biridir.
Tarsus'u Hz. Şit kurmuştur.
Şit peygamber, Âdem’ in Halil kabilden Doğan 3. oğludur. Âdem
ölmeden önce Şit' i yanına çağırdı ve ona bildiği tüm bilgileri öğretti.
Sonra bir Tufan olacağını, 7 yıl süreceğini bildirdi ve Şit'i
varisi tayini etti. Yine inanca göre Şit peygambere Allah 50 sayfalık bir kitap
indirdi ve böylece ilk kitap alan peygamber oldu bazı dini kaynaklar Şit' in
daha sonra Mekke'ye gittiğini ve orada öldüğünü belirtiyorlar.
Nuh'un Gemisi Tarsus'ta
mı?
Eğer Tarsus'un kurucusu Şit ise orayı gerçekten terk etmiş
olabilir mi? İnançlara göre, Şit' in yaptığı bir diğer önemli iş Kâbe’nin
temelini atmış olmasıdır. Anlaşılıyor ki, Kâbe Mekke'de olduğu için Şit'in
oraya gitmiş olabileceği düşünülüyor. Oysa bazı uzmanlar böyle düşünüyorlar.
Onlara göre, Şit, sembolik anlamda ilk ibadethaneye yani Mabedi inşa etti yine
bazı iddialara göre tufandan sonra Nuh'un Gemisi Ağrı Dağı'na nede Cudi Dağı'na
oturdu Tarsus yakınlarında bir Dağın tepesine oturdu.
Bu iddiaların sonucunda görülüyor ki Tarsus da bir mabet olmalıdır.
Üstelik bu mabet insanlığın ilk ibadethanesidir. Hekataios'dan kaynaklanan adaş
Diodoros‘ lara göre ve diğer inançlar doğrultusundaki araştırmalara göre,
ortaya çıkan sonuç aynıdır Tarsus'ta böyle bir yer aranabilir. Bu düşünceye en
yakın ve en uygun yer ise Donuk Kaya’dır. Burası Donuktaş ya da Dönüktaş
adlarıyla da biliniyor.
Ne için yapıldığı belli
değil
Donuk Kaya’nın gizemli yönüne geçmeden önce, burayla ilgili elde
bulunan bilgileri incelemek gerekiyor Donuk Kaya Tarsus çayının doğusunda yer
alıyor dış ve iç hatları ile tam bir dikdörtgen görünüşünde, son derece kalın
olan duvarlarının uzunluğu 115 metreyi buluyor. Harabenin iç taraftan duvar
uzunluğu 87 metre genişliği 42 metre yüksekliği 8 metre uzun yıllardan beri
yapılan araştırmalara rağmen yapı hakkında kesin bir bilgi sağlanamadı yapılan
kazılarda ele geçirilen yapıya göre çok daha sonraki dönemlere ait bir kaç
yıldan beri Donuk Kaya hemen hemen unutulmuştur.
Ortada tek bir rivayet var, o da Donuk bayanın Asur Krallı Asurbanipal'ın
mezarı olduğu. Bu iddiaya göre milattan önce 9. yüzyılda yaşayan Asurbanipal,
isyancılardan kaçarak Kilikya’ya geldi. Sonradan pers komutanlarından Arjilar
tarafından öldürüldü ve buraya gömüldü. Ama bu İddia zayıf bulunuyor. Çünkü
Kaçak ve yenik Bir Kral için böyle görkemli bir yapının nasıl ve kimler
tarafından yapıldı pek düşünülemez. Ayrıca göründüğü kadarıyla Asurbanipal den
çok daha önce yapılmıştır. Diğer taraftan Burası Asur krallığının en ünlü ve en
güçlü kralının mezarı ise yapılan kazılarda zengin ve değerli birçok eşyanın
ortaya çıkması gerekirdi.
Dışarı ile bağlantısı
yok
Donuk Kaya'nın deniz tarafına doğru olan yönünde yapılan
kazılarda bazı insan kemikleri ve Birkaç silah çıkarılmış. Çıkarılan bu
silahların Roma dönemine ait olduğu sanılıyor. Duvarlara dıştan bakıldığında 5
metre kadar büyük yükseklikten sonra 2,5- 3 metre yüksekliğinde dışarı doğru
bir çıkıntı görülüyor. Yani bir dikdörtgenin üzerine daha geniş bir dikdörtgen
oturtulmuş. Deniz tarafının ters yönünde ikinci bir kütle daha görünüyor ama
kütle ile onun arasında geniş bir koridor var. Dış duvarların içerisinde yer
alan yine dikdörtgen kütlelere nasıl inilip çıkıldığı belli değil ortada ne bir
merdiven kalıntısı ne bir yol görülmüyor.
Daha da ilginci Donuk Kaya’nın dışarıda hiçbir bağlantısı yok,
yani Hiçbir kapı izi veya kalıntısı yok. Sonuçta görülüyor ki donuk Kaya Öyle
bir yer ki ne içeri girilecek bir yolu var nede dışarı çıkılacak bir yeri. Akla
tuhaf bir düşünce geliyor sanki Donuk Kaya içeride ne olduğu görülmesin ve
kimse girmesin diye çevresi yüksek Duvarlarla kuşatılmış özel amaçlı bir
yerdir. Ama duvarların genişliği neden 40 metrenin üzerindedir. Bunun da tek
amacı olabilir, duvarın üzerindekilerin yakına gelenler tarafından görülmesini
engellemek. Bu durumda şöyle bir soru ortaya çıkıyor; içeridekiler kimdiler ve
ne yapıyorlardı.
Mağarada kaybolanlar
Donuk Kaya’nın gariplikleri bu kadarla bitmiyor. Ana kütlenin
hemen tam ortasında yer alan Duvarın dibinde bir delik var. Bu delik Mağaramsı
bir yere açılıyor, giriş dar ama şöyle bir bakıldığında gittikçe genişlediği
görünüyor. Acaba bu mağara nereye gidiyor, bu konuda yetkililerin verecek bir
cevapları yok ama bölge Sakinleri ilginç bir öykü anlatıyorlar; çok eskiden
kalan törelere göre buradaki her yeni evli çift, Nikâhtan sonra, bu mağaraya
gelir içeri girerler ve bölgedeki bir başka çıkıştan çıkarlarmış. Gerçekten de
Tarsus'un bu bölgesinde birçok yer altı mağaraları var. inanca göre yer altına
inip çıkan yeni evli çiftler bu şekilde kutsandıklarını ve evliliklerinin
onaylandığına inanıyorlar.
Fakat 10-15 yıl kadar önce bir olay olmuş. Yine yeni evli bir
çift mağaraya gitmişler, bölgeye yayılan düğün alayı onların ortaya çıkmalarını
bekliyorlarmış ama bu kez olay beklendiği gibi sonuçlanmamış yani çift bir daha
ortaya çıkmamış. O günden beri de onlardan hiçbiri haber alınamamış. Bu garip
olaydan sonra yetkililer donuk Kaya'nın girişini yani Sonradan duvarın
yıkılmasıyla yapılan bir geçidi demir bir kapı ile kapatmışlar. Böylece içeri
girmek yasaklanmış. Şimdi ancak Toprak yığınlarının duvarın yüksekliğine yakın
olduğu yerlerden tırmanarak içeri girebilmek mümkün.
Dünyanın derinliklerine
Bu iddia yeni çağrışım yaptırıyor ve akla Bu kez Agarta
geliyor. Başta Kapadokya yani Ürgüp Göreme ve kaymaklı olmak üzere hemen tüm İç
Anadolu'nun altında derinlere doğru giden bir mağara sisteminin var olduğu
artık bir tartışma konusu değil. Bu sistemin Tarsus'a kadar uzandığını kimse ileri
süremez. Evet birçok iddiaların aksine dünyamızın içi boş değildir, ama
dünyamızın derinliklerine inen yeraltı mağaraları koridorlar ve geçitler vardır.
Bunların varlığı kesin olarak ortadadır.
Eskiden kalan tüm gizemli yapılar yeraltına uzanıyorlar. İşte
Meksika’daki Uxmal piramidi, işte sfenks, işte Tibet’teki birçok Manastır ve
diğerleri. Öyleyse Donuk kaya da bu tür bir yer olmalıdır. Evet, burası diğeri
benzer yerleri gibi ün kazanmamıştır ama tüm Gizemciler için bulunmaz bir yer.
Ama çözüm Nerede aranacak. Görüldüğü kadarıyla elde tek bir ipucu var o da
Donuk Kaya'nın geometrik şeklidir. Burası neden dikdörtgenler üzerine
kurulmuştur.
Dikdörtgenin Esrarı
İnsanoğlunun kullandığı tüm geometrik formlar içinde en
güçlüsü ve güvencelisi dikdörtgendir dikdörtgen deneysel olarak tüm zamanlarda
ve tüm yerlerde daima kullanılmıştır. İnsan kullandığı hemen her cisim de her
boyutta dikdörtgen formunu hazırlamış ve kullanmıştır ev oda masa yatak gibi..
Bunlar insanın kullandığı en önemli kavramlardır dik açılı
tüm şekiller insana hükmetme ve irade gücü duygusunu iman ederler Bu duygu
soyut bir güç özleminden doğar.
Görülüyor ki Donuk Kaya'nın bilinmeyen yapımcıları böylesine
önemli bir formu kullanarak orayı inşa ettiler Böylece iradelerini ve güçlerini
kanıtlıyorlardı. Ayrıca onlar için orası basit bir ev bir oda ya da bir yatak
kadar da önemliydi.
Donuk Kaya'nın Gizemi hava karardığında daha çok ortaya
çıkıyor. Çünkü yapının tabanından göğe bakıldığında dünya ile ilgili her şey
gözlerden siliniyordu. Sadece dikdörtgen biçiminde yıldızlarla kaplı bir
Gökyüzü parçası görülüyordu. Belki de Gizem'in çözümü bu gökyüzü parçasının
içindedir
Yorumlar
Yorum Gönder