Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mohenjo-Daro

Resim
Mohenjo-Daro On bin yıl önceki nükleer savaş ve bunun destanı Mahabharata… Destanda anlatılanlara kanıt  olarak Mohenjo-Daro kenti gösteriliyor. Pakistan’daki bu gelişmiş antik kent 1922’de ortaya çıkarıldı. Mohenjo-Daro, ızgara biçiminde planlanmış ve su sistemi bugünkü modern sistemlere benziyor.  Düzenli yollar ve kanalizasyon sistemleri geniş bir nüfusu barındırdığının işareti. Çamurla sıvanmış tuğla evler iki katlı ve büyük kısmında banyo var. Antik kentin caddelerinde bulunan siyah cam kalıntılarının ve kil çömleklerin çok yüksek ısıya maruz kalarak eridikleri keşfedilmiş. Arkeologlar, caddelerde yatan iskeletler bulmuşlar; bir anda ölmüş bu insanların yumrukları sıkılı haldeymiş. İskeletlerde tespit edilen radyoaktivite, Hiroshima ve Nagasaki düzeyinde.  Bu olay Mahabharata Destanı’nda “Cesetler tanınmayacak kadar yanarlar, ölmeyenlerin saçları ve tırnakları dökülür, çanaklar, çömlekler kendi kendilerine kırılırlar, yiyecekler zehirlenir. Kaçmaya çalışan savaşçı

Şecaat arz ederken sirkatini söyler

ŞECAAT ARZ EDERKEN SİRKATİNİ SÖYLER 1918'de gaz yüzünden bir süre gözleri görmeyen Hitler eğer gözleri iyileşirse mimar olma planlarını bırakıp politikacı olmaya kendi kendine söz verdi. Görme yetisini tekrar kazandığında Almanya'yı bulunduğu umutsuz durumdan kurtarıp ait olduğu yere yükseltmek için ant içti. Ama daha sonra planda bir değişiklik yaptı. Tarihin önceki delilerden daha da deliydi ve 20. yüzyılın en büyük demogoguydu. Yaptığı işlerin kaydını çok sıkı tutturuyordu. Gelecek nesillerin bunlardan faydalanmasını istiyordu.  Hitler ve propaganda bakanı Joseph Goebbels ise kayıtlardan fazlasıyla ilgileniyordu. Almanya o sırada film yapımında uluslararası bir merkezdi. Babelsburg'daki stüdyolarda bugün klasik olan yönetmenler çalışırdı; Fritz Lang (Metropolis, M), F.W. Murnau (Nosferatu) ve Robert Wiene (Dr. Caligarınin Dolabı) bunlardan bazıları. Dahası yetenekli kadın belgeselci Leni Riefenstahl Olmpia ve Azmin Gücü adlı destansı filmleriyle Nazi propagan

800 yıllık cep telefonu şok etti

Resim
Avusturya'da ortaya çıkarılan 800 yıllık nesnenin cep telefonuna benzerliğini görenler donup kalıyor. UFO uzmanları, nesneyi uzaylıların getirmiş olabileceğini iddia ediyor. Avusturya'da yapılan bir kazı çalışmasında 13'üncü yüzyıla ait olduğu tahmin edilen bir nesne bulundu. Oyulmuş taştan yapılma nesnenin günümüzde kullanılan cep telefonlarının ilk örneklerine olan benzerliği herkesi şaşırttı. ŞOKE EDEN UFO GÖRÜNTÜLERİ SEMBOLLER, SÜMER ÇİVİ YAZISI... Sabah'ın haberine göre üzerinde hatları oldukça belirgin şekilde ekranı, kontrol tuşları ve rakamlara benzeyen bazı sembollerin yer aldığı 12 tuşun kazılı olduğu nesne, kafalarda soru işaretleri yarattı. Bazı UFO teorisyenleri, bulunan tarihi nesnenin o dönemde uzaylılar tarafından getirilmiş olabileceğini iddia etti. Dünya çapında üne sahip UFO uzmanı Daniel Munoz ise nesnenin üzerindeki tuşların üzerine kazınan sembollerin, Sümer çivi yazısı olduğunu tespit etti. Daha çok Mezopotamya'nı

Sosyal Medya Bu Görüntüyü Konuşuyor!

Resim
Sosyal Medya Bu Görüntüyü Konuşuyor! Marja Terttu Karlsson, Pajala kentinde kuzey ışıklarının oluşturduğu kurt resmini fotoğrafladı. İsveç’in en kuzeyindeki Pajala kentinde kuzey ışıklarını fotoğraflayan Marja Terttu Karlsson’un objektifine kuzey ışıklarının oluşturduğu kurt resmi takıldı. Fotoğraf sadece İsveç Televizyonu SVT’ nin web sayfasından iki gün içerisinde 32 bin kere paylaşıldı. Fotoğrafın sosyal paylaşım sitelerinde hızla paylaşıldığı belirtildi.   FOTOSHOP DEĞİL Marja Terttu ‘‘Bir yıl önce de kuzey ışıkları dansı sırasında doğan kuşu şekli yakalamıştım. İlerde belki ayı yakalarım" dedi.  http://www.haber61.net/sosyal-medya-bu-goruntuyu-konusuyor-252723h.htm alınmıştır

Azrail’in güzelliği

-Onk. Dr. Haluk Nurdaki’ den gerçek bir hatıra Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum. Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkânı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısabirsü

İnsan beyninin 20 yıla kadar implantlar sayesinde internete bağlanabilecek

Resim
Google’ın mühendislik departmanı yöneticisi Ray Kurzweil, insan beyninin 20 yıla kadar implantlar sayesinde internete bağlanabileceğini öne sürdü. Kurzweil, insanoğlunun 2030 yılına kadar ‘hibrit’ bir beyne sahip olacağı öngörüsünde bulundu. Kurzweil’e göre gelişen teknoloji sayesinde beynimize eklenecek parçalarla internete bağlanarak veri alışverişinde bulunabileceğiz. 1990’lı yıllardan bu yana yaptığı gelecek kehanetleri yüzde 86 oranında tutan Kurzweil, internet bağlantısı sayesinde beynimizi yedeklememizin de mümkün olduğunu vurguladı. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim-teknik/292867/Beynimiz_internete_baglanacak.html

Cevat paşa ve kutsal mayınlar

Çanakkale Savaşları, ciltler dolusu kitaplarda, bolca anlatılmış, ama ben dilimin döndüğü kadar, o savaş içinde yaşanmış ve halkımız arasında dilden dile dolaşan menkıbeleri, imkânsız gerçekleri bir ışık kümesi halinde yansıtmaya çalışacağım. 25 Şubat 1915. Düşman donanmaları üçüncü kez istihkâmlarımıza saldırmış; Seddülbahir, Kumkale, Orhaniye ile Ertuğrul Tabyaları düşmanın ateşi karşısında cehennemi bir hal almıştı. Savaş adeta bir tufanı andırıyordu. Zırhlılar topları kısa menzilli Seddülbahir ve Kumkale Bataryalarının ateş alanları içine girince, erlerimiz tekbirler getirerek top başına koştular, ama ne yazık ki çok eski bir teknoloji ürünü olan bu alman yapımı toplar dumanın kalkmasını bekleyip düşmanın gözle görülür duruma gelmesini bekleyinceye tek düşman kat kat fazla top mermisini onların üzerine yağdırıyor, askerimizi bunaltıyor ve ateş tufanı içinde bırakıyordu. İstihkâmlarımızdaki demode toplar, top çemberlerinin bozulması, namlulara, mataforalara, top raylarına is

Mezarlıkta iyileşen hastalar

Mezarlıkta iyileşen hastalar Karaca Ahmet denince aklımıza hemen İstanbul’daki Karaca Ahmet Mezarlığı gelir ama burada anlatılan İstanbul değil Afyon’a 50 km uzaklıkta bir köy. Geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan bu köyün yaklaşık 2000 nüfusu var. Köyün en büyük özelliği şifa dağıtıyor olması. Yurdun değişik yörelerinden birçok insan şifa bulmak için bu köye geliyor. Köye tedavi için gelenler genellikle akıl hastaları. Böyle biri köye geldiğinde önce köyün ermiş kişisine getirilir. Ermiş kişi hastayı inceler ve tedavi olup olamayacağını anında söyler. Hastanın iyileşmesi mezarlıkta geçireceği geceye bağlı. Olay şöyle oluyor: Hasta mezarlığa getiriliyor. Oradaki özel bir sandığa yâda tabuta koyuluyor. Ayakları bir tahtaya geçirilip zincire bağlanıyor. Sonrada karaca Ahmet’le birlikte bulunan 29 sanduka ile baş başa bir gece bırakılıyor. Bazı hastalar iki gece de kalıyor. Her şey onların iyileşme sürecine bağlı. Karaca Ahmet Efsanesi Bu köyde yat

Yedi Uyurlar

Yedi Uyurlar Ya insanoğlu çok şeye kadir, bundan haberimiz yok, yâda birilerinin hayal gücü çok yüksek… Çünkü bir mağaranın içinde 200 yıl uyuyup ta sonra kalkıp yürümek öyle aklın kolay alacağı iş değil. Fakat değişik kaynaklar olayın gerçek olduğunu söylüyor. İşin ilginç yanı, bu olayın garip bir çekiciliği de var. Hiç inanmayan kişiler bile akılla karşı çıkıyorlar, fakat duygularıyla kabulleniyorlar. Hıristiyanlar eziliyor. MS. 250 yılında roma tahtında İmparator Decius oturuyordu. Hükümdar aynı zamanda koyu bir Hıristiyanlık düşmanıydı. Oysaki bu din o yıllarda büyük bir hızla yayılıyordu. Bu yayılışı durdurmak, Decius un en büyük amacıydı. Hıristiyanları inançlarından vaz geçirecek ve onları tekrar puta taptıracaktı. Bu amaç içinde elinden geleni yaptı. Yakalanan Hıristiyanları ateşe atıp diri diri yaktırdı. Kazıklara oturttu. İşkencelerle öldürttü. İmparatorun şerrinden kaçan halk çok uzaklara gitti. Bunların içinde yedi arkadaş birde köpekleri vardı

Belgeseller