Kayıtlar

Ekim, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Piri Reis in haritasının Sırrı

Resim
Piri Reis'in çizdiği haritanın 500 yıllık sırrını bir araştırmacı ile bir hattat çözdü. Haritanın çizildiği Kilitbahir Kalesi'nde hazine avı iddiaları var. ‘Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışının ardından genç Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kurumları yenilenmekte, her yer didik didik edilmektedir. Cumhuriyetin ilânının üstünden sadece altı yıl geçmiştir. İstanbul'un Sarayburnu denilen en güzel yerinde kurulan Osmanlı Padişahları'na ait Topkapı Sarayı binaları da düzenlenmektedir. Milli Müzeler Müdürü Halil Ethem Eldem, Topkapı Sarayı'nda (Harem Dairesi'nde, bir rivayete göre de depolarda) coğrafya ilminin o zamana kadar tanımadığı bir harita bulur. Bulunan harita yüzyıllar önce çizilen bir dünya haritasıdır (1929)...’ Atatürk'ün manevi kızı Afet İnan, Piri Reis'in görenleri şaşırtan, çok hassas çizimlerinin yer aldığı dünya haritasının asırlar sonra gün yüzüne çıkışını bu sözlerle anlatır. Amerika'yı gösteren en eski haritanın bulunduğu haberini

Tunguska'da neler oldu

Tunguska'da neler oldu 30 Haziran 1908 sabahı saat 07.15 te Rusya'nın Sibirya bölgesinde Tunguska nehri vadisi semalarında çok büyük bir patlama oldu. Bu patlama aynen bir atom bombasının patlamasına benziyordu. Nereden geldiği belli olmayan devasa, mavi, parlak bir cisim aniden gökyüzünde, yere yakın bir yerde belirdi. Büyük bir toz kütlesi kaldırarak yükseldi ve infilak etti. İnsanoğlu o güne kadar böyle müthiş bir olaya tanık olmamıştı. Çok büyük bir şans eseri, olayın geçtiği kayalık Tunguska nehri vadisine çarptı.30 Km.yi bulan bir daire içinde insanlar yaşamıyordu. Çok sık ormanlarla kaplı olan bu  bölgedeki ağaçlar tamamen yandı. Bu alanın hemen kenarında yaşayan ve Moğollara benzeyen göçebe Tungus insanları patlamayla birlikte adeta etrafa saçıldılar. Çadırları şiddetli rüzgârlarla sürüklendi. Çevrelerindeki ormanda yer yer yangınlar çıktı. Patlamadan kaynaklanan aşırı sıcaklık Tungusların kullandıkları metal eşyaları eritti. Rengeyiklerini yaktı. Etkini

Zülkarneyn Seddi

Hazreti Zülkarneyn Allahü Teâlâ'nın kendisine verdiği ilim ve hikmetle muhtelif kavimleri irşadla vazifelendirildi. Allahü Teâlâ yer yüzünde kendisi için bir hayli kuvvet ve kudret tahsis etti. Ona her şeyden önce yüksek gayesine eriştirecek maddî ve manevî vasıtalar ihsan etti. Hazreti Zülkarneyn Allahü Teâlâ'nın kendisine verdiği bu büyük vâsıtalarla ilk önce garba doğru bir yol takip etti. Tâ gün batısına, batının iskân olunan mıntıkasına vardı. Oraya vardığı zaman güneşi balçıklı bir su havzası içine batıyor gibi gördü. Ve orada bir kavim buldu. Hazreti Allah kendisine: — Ey Zülkarneyn! Bu kavmin hâline göre ya onları azâblandırırsın, yahut haklarında afv ve ihsan ile güzel bir yol seçersin! buyurdu! Hazreti Zülkarneyn de: — Her kim zulümde bulunursa, muhakkak onu azablandırılır. Sonra o zâlim, Rabbine iade olunur. Bir de Allah onu görülmedik, bilinmedik bir azâb ile azâblandırır. Amma her hangi bir kişi de imân edip iyi iş işlerse, ona da en güzel mükâfat vardır. Ve o

3000 yıllık mucize

3000 yıllık mucize Londra'da ki ünlü British Museum'ni gezenlerin hayret ve dehşetle izledikleri bir bir bölüm vardır. Mumyalar bölümü Bu bölümdeki en dikkat çekici ceset ise, cam bir fanus içinde bulunan ve secde vaziyetinde duran bir insana aittir. Bu cesetin tüm organları tamdır. Hatta başındaki sararmış saçları ile sakalları dahi rahatlıkla görülebilmektedir. Cesetin hayret verici özelliği ise mumyalanmamış oluşudur. Bilindiği gibi mumyalanmış cesetlerin bazı iç organları çıkarılmış ve diğer kısımları ilaçlanmış durumdadır. Oysaki bu cesete el sürülmemiş ve hiç bir kimyevi muamele yapılmamıştır. Acaba birkaç günde  cesetler bozulurken neden bu ceset 30 asırdır bozulmadan dağılmadan  günümüze ulaşmıştır. Bu sırrın çözümünü 1400 sene öncesinden haber veren Kur'an a bakarak açıklıyoruz. Hadisenin anlatıldığı ayeti kerimelerin numaralarını tek tek verecek ve bunların meallerini kelimesi kelimesine aktaracağız. Böylelikle mukaddes kitabımızın mucize olduğu bir kere

Çanakkale'de kaybolan alay

Resim
          Çanakkale'de kaybolan alay           10 Ağustos 1915 Çanakkale... Güneşin göz kamaştıran parlaklığı, topların tükenmek bilmeyen gürlemelerine karışıyor... Gelibolu savaşının son dönemi, cehennemi Çanakkale'ye taşımış... Siperler fırın gibi... Savaş kokusu ile dolu sıcak bir rüzgar. Ovada eserken, ince bir toz tabakasını da birlikte havaya kaldırıyor. Yiyeceklerin, siperlerin, ölü ve yaralıların üzerine bulutlar halinde çöken iri yeşil sinekler, dizanteriye yakalanan İngiliz askerlerini perişan ediyor...           İngiliz askeri tarihinin en büyük yenilgilerinden birine adım adım yaklaşıyor. İngiliz komutan Sir Lan Hamilton, korkunç bir yenilgiye uğrayacaklarını sezmiş, savaşı kazanmanın tek şansını, taze kuvvetlerle birlikte yapılacak büyük bir saldırıda görmüştü.           Kraliyet Nortfolk Alayı taze kuvvetlerin bir parçası olarak 29 temmuz 1915 de İngiltere'de gemilere bindirildiler. Savaş tecrübeleri yoktu. Ordu mensuplarınca tatil gecesi askerle

Kediler İçin Kara Bir Gün

 1300'lerde Avrupa 'Kara Ölüm' olarak bilinen veba salgını ilk olarak 1300'lerde Çin'de ortaya çıktı.Kurbanların şikayetleri ağrılar, ateş ve bulantıyla başlıyordu. İnsanların dirseklerinde ve kasıklarında mor kabarıklıklar oluşuyor ve kısa sürede yumurta büyüklüğüne ulaşıp sertleşiyordu. Bu yumurtalar patladığında içinden pis kokulu siyah bir madde fışkırıyordu ancak bu rahatlama kurban için çok geç oluyordu. Çünkü hasta beş gün içinde ölüyordu. Bunun bilinen bir tedavisi yoktu ve alınan hiçbir önlem işe yaramıyordu. Seksen yıl içinde hastalık Çin nüfusunu üçte bir oranında azaltmıştı. İyi işleyen ticaret yolları aracılığıyla da salgın batıya doğru, Hindistan ve Ortadoğu'ya ilerliyor, her gün binlerce insanın ölümüne neden oluyordu. Hastalığa neyin sebep olduğu bulunamıyordu. 1347'de bozkır savaşçıları bir Ceneviz şehrini kuşatıp mancınıkla hastalıktan ölmüş cesetleri şehre fırlattılar. Böylece şehrin çoğunluğu hastalığa yakalandı. Bu cesetler topla

Gökten gelen ateş topu

GÖKTEN GELEN ATEŞ TOPU 16 Haziran 1960 günü Amerikan Hava Kuvvetlerine bağlı bir KC–97 yakıt uçağı, B 47 bombardıman uçaklarına havada yakıt sağlama göreviyle uçuyordu. Uçuşun yönü, Nevada Eyaletindeki Elko idi. Uçak 5500 metre yükseklikteyken bir bulut tabakasına girdi. Pilot gösterge tablosu ile ilgilendiği sırada sarı beyaz renginde ışıktan bir top gördü. Topun çağı 45 cm idi sessizce ön camda belirmişti. Camı kırmadan içeri girdi. Pilotun koltuğundan yardımcı pilotunkine doğru hızla yıl aldı. Rota görevlisinin ve uçuş mühendisinin yanlarından geçip kabin koridoru boyunca gitti. Kaybolup gidiyor. Pilot daha önceki uçuşlarında iki defa yıldırılma karşılaşmıştı. Bir patlama olabileceği düşüncesindeydi. Tecrübeli bir havacı olarak ilk tepkisi uçuşla ilgilenmek oldu. Dönüp uçağın arka tarafına doğru giden topu seyretmedi. Birkaç saniye süren sessizlikten sonra pilot kabini dâhili telefon hattından arandı. Arayan uçağın arka tarafında arayan kuyruk görevlisiydi. Bildirdi

Belgeseller